viernes, agosto 18, 2006




SIBELLER


(07 Mayıs 2004 tarihinde Mülkiyeliler 80 Kümesinde yayımlanmış olan bir yazıdır.)



Sevgili Arkadaslar,


Lise yillarindan okul arkadasim Sibel'le Ankara'da, ben SBF'de o Tipta, bulusunca hemen "platonik" bir ask yasamistim, 1970'lerin son iki yilini birlestiren okul doneminde. Tabii kendisinin bundan haberi olamadi, cunku ben acilacak cesareti hic bulamamistim. Zaten universitedeki ilk yilimizin sonunda Sibel Istanbul'a transfer olunca, cesaret bir yana, vakit de bulamamistim. (O zamanlar galiba simdiki kadar "acul" degildim!.. :-)

Siyasalda da Sibeller vardi... Hatta bir tanesine, arkadasim Memo ile birlikte, nedense, kendi aramizda "Pamuk" kod adini takmis, sohbetlerimizde oyle nitelendiriyorduk. Kimbilir, belki pembe yanakli, ucucu, yumusak, tatli haliyle bizde su renkli cocukluk tatlimizi cagristiriyordu. Memo'nun ilgisi ne duzeyde idi, bilemiyorum, ancak ben Tarim Bakanliginda calisan bir arkadasim araciligiyla Guneyden ciceklenmis bir pamuk bitkisi getirtip kendisine hediye etmeyi dusunecek kadar kafami yoruyordum Sibel'e... Allahtan bu "pamuk buketi" getirtme girisimi basariya ulasamadan, Sibel de kendisine taktigim adi -ve platonik duygularimi- bilemeden okul bitti de simdi rahatca yazabiliyorum... Zaten Memo bir milletvekili kiziyla evlenerek kendini kurtardi. Bense, bir buyukelci kizi ayarlamayi beceremedim bildiginiz gibi... :-)

Ceyrek yuzyil geride kalmis genclik hezeyanlarini niye anlatiyorsun diyen olursa, konuyu degistireyim. Madrid cok guzel bir sehir. Her yer anitlar, muzeler, parklar, gorkemli binalarla dolu. Yeni yeni ogreniyorum ve kolay kolay bitirebilecegimi de sanmiyorum. Ilk donemlerimde hizli olsun diye ulasimda metroyu yegliyordum. Bu, istedigim yere hizla ve rahatca gitmemi sagliyorsa da, sehri ogrenmek konusunda iyi bir yontem degildi. Simdi daha cok hafta ici otobus, hafta sonu ise otomobili yegliyorum ulasim ve gezilerimde. (Ha, bugunlerde sehrin hemen her metro istasyonunda, otobus duraklarinda "TURQUIA: Sizi bir gulumseme ile karsiliyoruz" ilanlari asili.)

Madrid'e gelen herkes muhakkak Cibeles meydanini gormustur. Zaten, baska hic bir aktivite yapmasa, hemen birkac yuz metre yakinindaki unlu Prado Muzesini ziyaret etmese bile sehrin iki buyuk atardamarini birlestiren bu alana ugramadan Madrid'in merkezini gezmesi dusunulemez bir turistin. Meydan, Banco de Espana ile tarihi Postane binasi ve Amerikalar Evi basta olmak uzere gorkemli yapilarla cevrili. Ayrica, III. Carlos'un 18. Yuzyilda diktirdigi Zafer Takinin yer aldigi Bagimsizlik Meydanina da cok yakin.

Cibeles meydanina adini veren Cibeles Aniti, kaidesi fiskiyeli bir havuz ile cevrili tabanin ortasinda yukselen, buyuk bir Kibele heykeli. Kibele veya Kubala (ya da bizim giderek artan bir sekilde kiz cocuklarimiza verdigimiz adi ile Sibel) Eski Yunan (ve Roma) yayilmasi oncesi Anadolu'nun Ana Tanricasi. Her ne kadar Yunanlilar - bin yil sonra- onu kendi tanricalarindan Rea ile ozdeslestirip Bitkiler Tanrisi Atis'in de sevgilisi oldugunu one surmuslerse de, Anadolulugunu elinden alamamislar Sibel'in. Hititlerin, Friglerin, Likyalilarin Bastanricasi, bu heykelinde 2 arslanin cektigi bir araba uzerindeki tahtta oturuyor ve sol elinde bir asa var. (Meraklisi icin Ayrintilar: Heykelin uzerinde durdugu havuzlu cesme 1767 yilinda, yani yine Carlos III zamaninda, Aranda Kontu tarafindan Jose de Hermosilla'ya siparis edilen mekan duzenlemesinin bir parcasi imis. Uzunca sure bitirilemeyen projeyi, Ventura Rodriguez tamamlamis, 1782'de. Yapiminda 10 ton Toledo mermeri kullanilan anita, 1798 yilinda Madrid'in simgesi olan bir ayi ve bir de ejderha figuru eklenmis. Sibel heykelini Francisco Gutierrez, arabayi ve tahtin islemelerini Miguel Ximenez, arslanlari ise Roberto de Miguel yapmis. Anit, onceleri bulundugu Buenavista Sarayinin bitisiginden, 1895 yilinda simdiki yerine getirilmis..)

Bilgicligi bir yana birakip biraz da populer bilgi sunalim: Cibeles Cesmesi, Madrid'in simgelerinden biri olmanin yani sira Real Madrid Futbol Kulubunun de "kutlama alani" imis. Ben henuz goremedim, ancak sampiyonluklar sonrasi sarhosluk atesleri, Cibeles'in eteklerindeki soguk suda sonduruluyormus... Rodrigo J. Lozano adi, sizler gibi bana da yabanci idi birkac gun oncesine dek. 20'li yaslarindaki bu zat-i muhterem, adlarini ogrenme zahmetine girmedigim kendisi gibi genc (ya da "delikanli") 5 arkadasi ile birlikte, 2002 yilinin bir Eylul gecesi iyice kafalari bulduktan sonra sabaha karsi Anita gelir ve havuzunda yuzerler. Rodrigo, nedense burada bici bici yapinca ayilmak yerine daha da "dellenir" ve heykelin uzerine tirmanir. Mahkeme tutanaklarina gore, uzerine ciktigi heykelin sol eli, gencin agirligina dayanamayip, Cibeles'in tanricalik asasi ile birlikte kirilir. Heykel, yine Toledo'dan getirtilen 100 kilo mermer islenerek tamir olunur. Ayni yilin Aralik ayinda tamamlanan bu onarim, Madrid Belediyesine 24 bin Avru'luk harcamaya mal olur. Birkac gun once biten yargilamada, hakim, "vahim ihtiyatsizlik"tan suclu buldugu Lozano'yu bu masrafi tazmine ve bir bucuk yil hapis karsiligi ayrica 3 bin 240 Avru ceza odemeye mahkum etti. Arkadaslari ise aklandilar. Kisacasi, kendi deyimiyle "bir cocukluk", basina yansiyan iddianameye gore ise "medeni olmayan davranis sinirlarini asip suc alanina giren" eylemi, TV'de gazetecilerden yuzunu kacirmaya calisirken siluetini gordugum bu genc adama pahaliya patladi. Ispanyol yargisi baska Akdenizli ulkelerdeki gibi agir isliyor, ama etkili olmadigini soyleyemem dogrusu...

Yine bilgiclige donelim: Bazilarina gore "20. Yuzyilin son buyuk dusunuru" Ortega y Gasset, gerek "Atlantis ve Roma Imparatorlugu" kitabinda, gerekse Toynbee'nin "Evrensel Tarih" adli eserini irdeledigi "Una Introduccion de la Historia Universal" baslikli, olumunden sonra yayimlanan konferans notlarinda, Milattan onceki 2. bin yil icerisinde - bu, Kibele kulturunun en guclu oldugu doneme denk duser, AE- Anadolu'dan bugunku Ispanya'nin guney bolgelerine (Endulus) goc eden Tartessoslulari Ispanyollarin Atasi olarak niteliyor ve Kucuk Asya'dan gelen, Kutsal Kitaplarda ve Asur belgelerinde adi gecen bu kavmin, Iber yarimadasinda Avrupa'nin ilk yerlesik halkini olusturdugunu ima ediyor... (Boylece Ispanyollarla da hemsehir cikmayi basardik!.. :-)

Biraz yukarida sadece meraklilari icin parantez icine koydugum ayrintilari okumayanlar belki anlayamayacak ama, bilmem dogurganlik simgesi Sibel'imiz daha onceki yerinde iken gece gunduz yuzyuze bakistigi Neptuno'yu (Poseidon) ozler mi, 100 yili askin suredir, denize uzak kaldigi bu sehr-i Madrid'de?..

Sevgiyle,

Ayh@n-e.

Mulkiyeliler-80'e Not: Biliyorum, Grubumuzda tarih ve mitoloji Fezal'in konusu ama, duramadim, ben de yazdim. Affola.
Gizli dagitimdakilere Not: Bakanliktan arkadaslardan bu yaziyi okuyan olursa, "Ayhan Madrid'de ne yapiyor? Hic sesi cikmiyor cocugun" demesinler artik. Gordugunuz gibi kendimi tarihe verdim!.. (Hele Ortega y Gasset'i, sonra bir de Miguel de Unamuno'yu okuyup bitireyip, butun enerjimi Turk-Ispanyol iliskilerinin gelistirilmesine adayacagim, soz!.. :-)

No hay comentarios: